kısa süre

Turkish-English Translation

  1. span
  2. snatch
  3. short span of time
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

kısa süreli
short-run Adjective
kısa süreli
short-term Adjective
muhalefette kısa süre
spell in opposition
kısa süre beklemek
to wait a wee Verb
kısa süre çalışan işçi
short-time worker
kısa süre dinlenmek
to rest for a season Verb
kısa süre için faaliyet artışı
spurt
kısa süre için istihdam edilen
placed on short time
kısa süre içinde
at short notice
kısa süre içinde nakde dönüştürülebilir
realizable at short notice
kısa süre içinde paraya dönüştürülebilecek değerler
liquid strength
kısa süre içinde paraya dönüştürülemeyen aktifler
illiquid assets Noun
kısa süre kalacak kiracı
transient lodger
kısa süre kalacakların uğradığı otel
transit hotel
kısa süre kalma
to make a short stay
kısa süre kalma
brief sojourn
kısa süre önce
recently Adverb
kısa süre önceden haber verilen toplantı
meeting called at short notice
kısa süre önceden toplantı çağrısı yapmak
to call a meeting at short notice Verb
kısa süre sonra
shortly Adverb
bir şeyle kısa süre uğraşmak
to take a turn at sth Verb
bir yatırımcının kısa süre içinde elde ettiği büyük kazanç
homerun
havalanmadan kısa süre önce ucuzlatılan uçak bileti
standby fare
...'den kısa bir süre önce
shortly before ... Adverb
...'den kısa bir süre sonra
shortly after ... Adverb
bir şeyi kısa bir süre içinde yapmak
to do something at short notice Verb
biri için kısa bir süre dükkânına bakmak
to keep shop for sb Verb
çocuğu öteki tarafın kısa bir süre ya da uzun bir süre ziyaret etme hakkı
(visiting access) (staying access)
çok kısa bir süre için
momentarily Adverb
içeri girmeden kapı önünde kısa bir süre durmak
to pause at the door Verb
kısa bir süre
jiffy
kısa bir süre
a little while
kısa bir süre bekle
hang on
kısa bir süre dinlenmek
to rest for a (short) spell Verb
kısa bir süre içerisinde
with a short period of time Adverb
kısa bir süre için
temporarily Adverb
kısa bir süre için
for a little while Adverb
kısa bir süre için
briefly Adverb
kısa bir süre için borç verilmiş para
at call
kısa bir süre için sabit faiz oranlarıyla yatırılan para
short money
kısa bir süre içinde
shortly Adverb
kısa bir süre içinde
presently Adverb
kısa bir süre içinde
in a short time Adverb
kısa bir süre içinde büyük para kazanmayı amaçlayan yatırım
go- go fund
kısa bir süre içinde yapılan alım ya da satım
quick turn
kısa bir süre karşılaşan ve belki de ömürlerince bir daha karşılaşmayacak insanlar gibi
like ships that pass in the night
kısa bir süre sonra
a short while later Adverb
konuşmaların aniden kısa bir süre için durması
pause in the conversation
televizyon reklamlarının kısa bir süre içinde yoğunlaşması
burst
yeni bir makinayı daha kısa bir süre içinde amorti etmek
to depreciate a new machine over a shorter period Verb
yeni bir makineyi daha kısa bir süre içinde amorti etmek
to depreciate a new machine over a shorter period Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database